Tarihe mal olmuş, tüm karakterleri sahiciliğinden bile emin olmadığımız davranışların baş
kahramanlarının adıdır..
Yabancı dizilerin yada programların çakma versiyonları.. Bir meleğin gerektiğinde şeytanlık yapabildiğini ve bunun adına fedakarlık konduğu hikayeler.. Zengin kız fakir oğlan yada fakir kız zengin oğlanların versiyon serisinin devamı. Tabii dizileri yada programları izleten ise b
u kızların güzel yada yakışıklı erkekler olması kaçınılmaz bir gerçektir..
Peki Neden hep böyle ?
Çünkü hep aynı yapımcılar, senaristler ve temalar.. Hikaye ilerlesin diye abartı ve yapmacık sahneler, bolcana serpiştirilen tesadüfler, zenginlerin sürekli fakirleri ezen temaları ve aldatma.. Bir senarist için kaçınılmaz oyunlardan.. Hele bir dem göz yaşı yok mu hayat kurtarıcıdır.. Kameramanın çekerken bile yeter dediğine inandığım uzun uzun bakışma sahneleri.. Hiç vurulmayan vurulsa da hep sıyrık alan koltuk altına atılan karpuzlarla yapılan delikanlılığın ve kuru sıkı silahla gezmelerin bir dönemin moda olduğunu da unutmamak lazım..
Villa ve bahçe katları arasında geçen hayatlar.. zenginlerin gece yarısı yaptıkları sabah bütün gazetelere girmesi ve televizyon açılır açılmaz haberin anında başlaması ve hiç değişmeyen kanal. Yeşilçam'dan kalan miraslardan başka bir örnekte iki kadın bir adam yada iki adamın bir kadına elde etme savaşları..
Bizim Türk insanı sevgili eş haricinde seni seviyorum demez, diyemez ama dizilerde bu o kadar çok söyleniyor ki duygunun içi adeta boş.. Acı çeken, çıkmaza giren daima içkiye sarılıyor mesela ya masa ya vazo fırlatmak da paha biçilemez örneklerden...
En takıldığım noktalardan biride herkes evde ayakkabı ile dolaşıyor hatta ayakkabı ile yatanlar var ama sabah karakteri gördüğümüzde puf.. Evde ve yatakta ful makyajın oluşu, taksi bulmak gibi sıkıntılarının hiç olmadığı, doğru düzgün ödenmeyen hesaplar, paranın nasıl ne kadar kazanıldığı yok? Herkes çok şık herkes çok bakımlı ve haliyle bizim insanımız da geri kalmak istemiyor şekilcilik ve muhteşem bir tüketim aldatmacasından.. Gördüğü perdeden, gecelikten, mobilyadan, tablodan, tişörtten...
Şimdi bu kadar çamur attıktan sonra hiç mi iyi tarafı yok demeden edemiyorsunuz.. İyi tarafları da var elbet. Birlik beraberlik içinde yemeklerin hep beraber yenildiği, saygılı ve itina ile seçilen kelimeleri,
üstü kapalı göndermelerin güzelce harmanlaşmış mizahi yaklaşımların olduğu, tarihimiz hakkında eksik de olsa merak uyandırması, ve yurt dışında bizleri temsil etmeleri.. Listeyi uzatabiliriz tabii ama herhangi bir toplumsal misyon üstlenmeden sadece sonuca odaklı duygu sömürüsünün içinde barındıran gizli kodların zekice işlendiği acımasız bir arenadır medya.
Uzun lafın kısası :) dizilerin toplumsal hafızamıza etkileri zihinsel yıpranmadan başka bir şey değildir..
Ama unutulmamalı ki tüm bunlara rağmen ülkenin en acılı döneminde bile reyting rekorları kırabilen ileri bir ülkeyiz..
Okn Okty
Not: Bunlara katılıp katılmamakta tabii ki de herkes özgürdür.. Ama gerekçelerinizi merak da etmiyor değilim.
üstü kapalı göndermelerin güzelce harmanlaşmış mizahi yaklaşımların olduğu, tarihimiz hakkında eksik de olsa merak uyandırması, ve yurt dışında bizleri temsil etmeleri.. Listeyi uzatabiliriz tabii ama herhangi bir toplumsal misyon üstlenmeden sadece sonuca odaklı duygu sömürüsünün içinde barındıran gizli kodların zekice işlendiği acımasız bir arenadır medya.
Uzun lafın kısası :) dizilerin toplumsal hafızamıza etkileri zihinsel yıpranmadan başka bir şey değildir..
Ama unutulmamalı ki tüm bunlara rağmen ülkenin en acılı döneminde bile reyting rekorları kırabilen ileri bir ülkeyiz..
Okn Okty
Not: Bunlara katılıp katılmamakta tabii ki de herkes özgürdür.. Ama gerekçelerinizi merak da etmiyor değilim.
6 yorum:
Dizisiz asla :)
Diziler aslında hayatın aynasıdır, toplumda var olanı yansıtır.
Dikkat edınız ki gelişmiş ülkelerde televizyon sektörü geridedir.
Deger yargilarini bakis acilarini degistiren akilli kutu . sunu soyleyebilirim toplumca ayranimiz yok icmeye tahterevanla gidiyoz icmeye...:)
abi sen hep yaz ya :)
Hayatın o metal kutularda anlatılandan ibaret olmadığını anladığımızda büyüdük..Bizi mutlu eden o filmlerde anlatılan değildi izole hayatlarımızdı..
Dolunay
Yorum Gönder